Samsun Özgün Avukatlık ve Arabuluculuk Bürosu

"Bir kişiye karşı yapılmış haksızlık, bütün insanlığa karşı yapılmış haksızlık demektir."  –  Émile Zola 

 Özgün Avukatlık ve Arabuluculuk Bürosu müvekkillerine avukatlık, hukuki danışmanlık ve arabuluculuk hizmeti vermekte ve faaliyet gösterdiği çalışma alanlarında müvekkillerinin hukuki sorunlarının doğru şekilde, beklenti ve menfaatlerine uygun olarak çözümlenmesini amaçlamaktadır.

Samsun’un Atakum ilçesinde bulunan ofisimiz Samsun’un yanı sıra Karadeniz bölgesi başta olmak üzere, Çorum ve İstanbul illerinde de aktif olarak hizmet vermektedir.

Özgün Avukatlık ve Arabuluculuk Bürosu 2015 yılından bu yana sürdürdüğü avukatlık faaliyetinin yanı sıra, arabuluculuk konusunda da iş hukuku ve ticaret hukuku alanlarında uzman arabulucu olarak hizmet vermektedir.

Özgün Avukatlık ve Arabuluculuk Bürosu kurucusu Av. Arb. Özgün Öykü Tuncer 2013 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olarak İstanbul Barosu’nda avukatlık stajına başlamıştır.  2015 yılı itibariyle avukat olarak İstanbul/Şişli’de başladığı çalışma hayatına 2022 yılından bu yana Atakum/Samsun’da devam etmektedir.

 

ARABULUCULUK FAALİYETLERİMİZ HAKKINDA


Arabuluculuk; bir özel hukuk uyuşmazlığı konusunda, çatışan tarafları özgür iradeleriyle seçmiş oldukları bağımsız ve tarafsız bir arabulucunun hakemliğinde müzakerelerde bulunarak, gönüllü ve karşılıklı olarak kabul edilebilir bir çözüme ulaşmaları için bir araya getiren bir usuldür.

Arabuluculukta esas olan tarafların serbest iradesidir, bu bakımdan süreçte kontrol yetkisi taraflardadır. Arabulucu ise, bu süreçte taraflar arasındaki bilgi alışverişini kolaylaştırır ve doğru iletişimi sağlar. Arabuluculuk süreci gizli yürütülmektedir, bu bakımdan taraflara mahremiyet sağlar.

Arabuluculuk, uyuşmazlığın mahkeme dışı, hızlı ve kesin bir şekilde çözülmesini amaçlayan dostane bir çözüm yöntemidir.

Arabuluculuk kurumu ülkemizde 22.06.2012 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 6325 sayılı yasa ile yürürlüğe girmiştir. İş hukuku, ticaret hukuku ve tüketici hukuku alanlarında bazı uyuşmazlıklar zorunlu arabuluculuk kapsamında olup, bu uyuşmazlıklarla ilgili olarak dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunlu hale getirilmiştir. 



 

Aile Konutu Şerhi Nedir? Nasıl Konulur? Aile Konutu Nedeniyle Tapu İptal ve Tescil Davası

Aile Konutu kavramı 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile hayatımıza girmiş olup, kanunda bir tanımı yapılmamış olmakla birlikte, eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına buna göre yön verdiği, acı ve tatlı günleri içinde yaşadığı anılarla dolu mekandır.

Yani aile konutu, eşlerin ve varsa çocuklarının birlikte ve sürekli kalma niyetiyle yaşadıkları meskendir.


Kural olarak evlilik birliği eşlerin tasarruf yetkilerini kısıtlamaz. Yani eşlerden biri, diğerinin onay ve rızası olmaksızın kendi adlarına kayıtlı olan taşınır veya taşınmaz mallarını başkasına satabilir, devredebilir, bağışlayabilir, taşınmaz üzerine ipotek tesis edebilir. 

Kural bu olmakla birlikte, aile konutu olarak kullanılan meskenle ilgili olarak özel koruyucu düzenlemeler bulunmaktadır. Kanundaki bu özel düzenlemelere göre, eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutuyla ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunun tapu maliki olan eş, diğer eşin rızası olmadan aile konutunu satamaz ve aile konutunun üzerindeki hakları da sınırlayamaz. Ancak bu koruyucu hükümlerden tam olarak yararlanabilmek için aile konutunun tapuya şerh edilmesi gerekmektedir. Aile konutu şerhi, bir meskenin aile konutu olduğunu gösteren ve tapu kütüğüne işlenen açıklamadır. Aile konutunu üçüncü kişiler yönünden aleni hale getiren hukuki işlem “aile konutu şerhi” dir. Aile konutu şerhi bu konutta yaşayan ve konutun maliki olmayan eş tarafından “aile konutu şerhi” konulması için tapu müdürlüğüne başvurmak suretiyle tapu müdürlüğünce konulur.


Aile Konutu, Şerhe Rağmen, Diğer Eşten Habersiz Satılırsa Ne Olur?

Tapu kütüğündeki aile konutu şerhine rağmen, diğer eşin açık rızası olmaksızın yapılan satış işlemi geçersizdir. Bu bakımdan satışa rızası olmayan eş tarafından, tapu iptal ve tescil davası açılması gerekmektedir.

Tapuya Aile Konutu Şerhi Konulmamış Aile Konutu Diğer Eşten Habersiz Olarak Satılırsa Ne Olur?

Aile konutuna ilişkin koruyucu düzenlemeler tapu kaydında aile konutu şerhi olmasa dahi geçerlidir. Nitekim, bu düzenlemeler taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulduğu için değil, konut aile konutu vasfı taşıdığı için getirilmiştir.

Bu bakımdan, bu durumda da, aile konutunun satış veya devrine açık rızası olmayan eş, işlemin iptali için tapu iptal ve tescil davası açabilir. 

EMSAL YARGITAY KARARLARI

Yargıtay 2.Hukuk Dairesi'nin 08.02.2016 tarihli, 2015/18723 E. 2016/2111 K. sayılı içtihat metni;

‘’Türk Medeni Kanununun 194. madde hükmü ile eşlerin fiil ehliyetine getirilen sınırlama aile konutuna şerhin konulması ya da konulmaması koşuluna bağlanmadığı gibi işlem tarafı olan üçüncü kişinin iyi niyetli olup olmamasının da herhangi bir önemi bulunmamaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konut üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da" eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır.

 Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa dahi aile konutudur. Eş söyleyişle şerh konulduğu için aile konutu olmamakta aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir. Bu nedenle aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh “kurucu” değil “açıklayıcı” şerh özelliğini taşımaktadır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, “emredici” niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak “belirli olan” bir işlem için verilebilir.’’


Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 05.04.2018 tarihli, 2016/24946 E. 2018/4591 K. sayılı kararı;

 “Türk Medeni Kanununun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin açık olması gerekir.’’ 


Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 30.04.2012 tarihli, 2011/28503 E. 2012/14414 K. sayılı ilamı;


“Türk Medeni Kanunu’nda aile konutuyla ilgili olarak kira sözleşmesinin feshi, konutun başkasına rızaen devri gibi konut üzerindeki hakları tamamen ya da kısmen kısıtlayıcı hukuki işlemlerin diğer eşin rızasına bağlı olduğu belirtilmiştir. Aile konutunun haczi ve haciz sonucu satışı, bu madde kapsamına giren ve diğer eşin rızasına bağlı olan bir işlem değildir. Bu nedenlerle şikayetin reddine hükmedilmiştir. Usul ve kanuna uygun mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.”


Özgün Hukuk Bürosu olarak; Samsun, Çorum başta olmak üzere Karadeniz bölgesi ve İstanbul illerinde müvekkillerimize hizmet vermekteyiz. 

SGK İlaç Bedeli Davası

Çağımızın en yaygın ve tedavisi zor hastalıklarından biri olan kanserin tedavi yöntemlerinden birisi de akıllı ilaç tedavisidir. Ancak akıllı ilaçlar SGK kapsamında karşılanacak ilaçlardan olmayıp, SGK’nın geri ödeme listesinde yer almamaktadır.

Akıllı ilaç tedavisi son derece pahalı bir tedavi olup, sadece bir kürü dahi yüksek meblağlardadır. Bu nedenle hastalar çoğunlukla bu bedelleri karşılayamamakta ve çoğu zaman bu ilaçları alamadıkları için ciddi sorunlar yaşamaktadırlar. Ancak sağlık hizmetinden yararlanmak Anayasal haktır ve bu nedenle hastalık açısından zorunlu olduğu hallerde akıllı ilaç bedellerinin SGK tarafından karşılanması gerekmektedir.

Kanser hastalarının SGK kapsamında karşılanmayan akıllı ilaç bedellerinin dava yoluyla SGK tarafından karşılanmasına karar verilebilir ve önceden yapılmış ödemeler geri alınabilir.

SGK ilaç bedeli davasının açılabilmesi için öncelikle SGK’ya yazılı şekilde başvurularak akıllı ilaç bedellerinin karşılanması ve daha önce hasta parası ile satın alım yaptıysa bu alımlar bakımından ödenen ilaç bedellerinin iadesinin talep edilmesi ve bu talep karşısında SGK’nın olumsuz şekilde cevap vermesi gerekmektedir.

Yazılı talebe rağmen SGK kapsamında ödenmeyen akıllı ilaç bedelinin ödenmesi için dava açılabilir.

SGK tarafından karşılanmayan kanser ilaçları için Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 101. maddesi ‘’Uyuşmazlıkların çözüm yeri- Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür.‘’ gereğince, söz konusu davada İş Mahkemeleri görevlidir. Yetkili mahkeme ise, SGK’ya yapılan başvuruyu reddeden ilgili şubenin bulunduğu yer İş Mahkemeleri’dir.

TECENTRİQ, OPDİVO, KEYTRUDA, LENVİMA ve birçok immunoterapi ilacını sgk dava dışı yollarla karşılanmamaktadır. Bu ilaçların sgk tarafından karşılanmasının tek yolu açılacak davada alınacak ihtiyati tedbir kararı ve dava sonunda açılmış olan davayı kazanmaktır. Konu ile ilgili olarak iletişim numaramızdan bize ulaşabilirsiniz.


SGK Kanser ilacı ile alakalı emsal karara buradan ulaşabilirsiniz.


Özgün Hukuk Bürosu olarak; Samsun, Çorum başta olmak üzere Karadeniz bölgesi ve İstanbul illerinde müvekkillerimize hizmet vermekteyiz. 

# Samsun Avukat  -  # Çorum Avukat

Özgün Avukatlık ve Arabuluculuk Bürosu

Adres: Denizevleri Mah. Atatürk Bulvarı No: 90/3 Kuğu Apt. Atakum / SAMSUN

Telefon: 0537 527 62 12


# Samsun Avukat  -  # Çorum Avukat

InstagramEmailLink